Erzincan

Erzincan’dan döndükten sonra kimi görsem bana gelip nerdeyse daha merhaba
bile demeden
“kaç km abi ?”, “Rekor var mı, kaç km gittin ?”, “nereye gittin ?” vs diye
soruyo .. ya bi durun bi delikanlı olun be yau ..

Artık nası şartlandıysa millet, kros bizden sorulur olmuş ! Gören de sanır
ki bu memlekette bizden başka kros giden yok, ondan sonra millet “cool
bunlar, adam kros gidiyo, bana yüz vermez” tribine giriyo :)

Yapmayın etmeyin gözünüzü seviim …
İşte gerçekler:


Cuma günü kağan, ben, uğur ve tuncay batıya doğru gittik, önce kağan “ben
yeşil oldum iniyorum” dedi gitti bi benzinciye indi, ardından uğur inmiş
yanına, kaldık tuncay’la ben, ben de 1000km yol gelmiş uyumamışım,
3700’lerdeki soğuk bile beni ayıltmaya yetişmiyo, ellerim çoktan donmuş
hissetmiyorum bile .. Dedim ben de dağdan açılayım ovaya, kendimi yeşile
vereyim, sanıyorum ki ovada çökücem gidip kağanların yanına inicem .. nerdee
.. bir de baktım ben kağanların benzinci üzerinde yeniden 3500lere
tırmanırken, tuncay da sırtların üzerinde benimle paralel yükseliyo … Hay
allah ne yapsak şimdi oldum tabii, bakıyorum önümüz dağ tepe, ardı arkası
görünmüyo, ovayı bitirmişiz daha gitmek için dağ aşmamız, aşamazsak dağa
taşa inmemiz gerekicek, hafiften de kafa rüzgarındayız, öte yandan kağan da
indiği yerden, “geeelll, gitmeeee, bak geri dönemezsin, ziyan olursun” filan
diye moral pompalıyo … ama esas kararı ellerim verdi: “donduk layn
burdaaa” … son bi gayretle “mind over matter” yapıp (bkz: “flying with
condors”, judy leden) başladım spirale, ama çok da sert dönemiyorum, zaten
uykusuzum, açım, çıt diye gidicem spiralin ivmesinden, baktım en fazla -4m/s
çöküyorum, düşmem gereken 1500mt var, dedim böle olmayacak, gidip bi sink
buldum zor bela, içinde kapattım kulakları, tıs tıs iniyorum … biri görse
gitti karizma ! Bu arada baktım tuncay da peşimden gelmiş, ama maşallah adam
bulmuş 1500mt’yi, benim gibi sünepe modda inmiyo, başladı kanadı çevirmeye,
neşe içinde geliyo benzinciye .. Benim eller yarım saatte zor açıldı, az
daha bırakıyomuşuz elleri yani .. Neyse biz böylece 20.km’de maymun ettik
güzelim krosu ..

Ertesi gün benim niyet bu sefer doğuya gitmek ama, kalkışın üzerinde ilk
termiğin sonunda bakıyorum rüzgar doğudan esiyo gibi .. yine batıya yönelip
bu sefer 10. km’de patlıyoruz kağan, ben ve maho .. uğur yavaş da tandemle
4. rekor saatine girerken bakıyo biz patladık, onlar da inişe geri
dönüyolar. (bıraksak gidecek adam yani!)

Bu arada biz böyle patır patır patlarken, genç pilotlarımız sessiz sedasız
km’leri aşıyorlar.
Benim kafa rüzgarı dediğim doğu tarafına aynı gün odtu’lü arkadaşlar “dağdan
gidemezsek ovadan gideriz” deyip 30 küsur km gitmişler, ova bitince de “hay
allah bu dağlar aşılmaz şimdi” deyip yolun yarısını da uçarak geri
dönmüşler. Benzer şekilde hakan keser de batı tarafına bi o kadar yol
gitmiş, karadeniz yolu üzerinde biyerlere inmiş, “buralardan erzincana araç
geçmiyo yav” diye yardım istiyo filan … Daha kimbilir benim bilmediğim
nerelere gitmiştir millet.

Şimdi gelelim esas diyeceğime:
Türkiye’de gayet kabiliyetli pilotlar yetişmeye başladı, bunların çoğu da
ankaranın kuru ve sert termiklerinde pişiyorlar. Eren, Egemen, Selçuk,
Çağatay pek sesi çıkmayan ama canavar gibi uçan elemanlar mesela. Diğer
klüplerden de böyle pilotlar var.
Ben isterim ki bu arkadaşlar kendi kulüp ortamlarıyla yetinmesin, THK’nın
türkiye şampiyonasına, Pre-PWC ve PWC’lere vs mümkün olduğunca katılsınlar,
meydanı bizim gibi dinolara bırakmasınlar :)

Leave a Reply