İnönü 1

Sabahtan ben, barış akkiriş, kağan ve kılavuzumuz kargha ile istanbuldan
yola çıktık. Amacımız haftasonu inönüde beklenen güzel havayı değerlendirip
memleket rekorlarına yenilerini eklemek idi, amma ve lakin oradaki
yetkililerin bizim gibi düşünmeyeceklerini bilemezdik.
Daha önceden ismet ile konuştuğumuzda kamp müdürü ile konuştuğunu, kalacak
yer vs ile ilgili bi sorun olmadığını öğrenmiştik. İnönüye erken bir saatte
vardığımızdan uçuştan önce ismeti beklemeye karar verdik.
Ismet geldikten sonra hep beraber C tepesine çıktık. Rüzgar yp için
ziyadesiyle patlak olduğundan biz yerde kalmaya karar verirken ismet yk’ını
hazırladı ve havalandı. Ismet güzel bir uçuşun ardından aşağıya inerken biz
de yer çalışması için çimlerde paraşüt açmaya başladık ki bu sırada bir
görevli gelerek hemen kanatlarımızı toplamamızı ve sahayı terk etmemizi
söyledi, “kamp müdürü öle diyo”muş. Biz tabii şaşkınlık içerisinde ismetin
arkasından kamp müdürü ile konuşmaya gittik. Ismet kamp müdürüne (adı Vahdi
bey sanırım) kendisiyle önceden konuşup izin aldığını hatırlatınca, “ben
size burada işimiz gücümüz var, ayak altında dolaşmadan naparsanız yapın
demiştim” gibi bir cevap aldık. İş güç dediği, kampın restore edilmesi,
gerçekten de koğuşlar vs yenilenmiş bakımı yapılmış, güzel olmuş. Kamp
müdürü eski bir ordu evi yöneticisi olduğundan bu işleri kısa sürede iyi
kıvırdığını söyleyebiliriz ama, bize yaptığı işleri anlatırken “bakın C
tepesine yani kask taktık” (windsock), ve “açılışa kadar burada atlayıp
zıplamayın (uçmayın), mazallah başınıza bişey gelse burada hiç bi personel
yok, başımı derde sokmayın, gidip kamp dışına inin” gibi ifadelerden
anladığımız kadarıyla sivil havacılıkla pek de bi alakası olmadığını da
söyleyebiliriz sanırım.
Uçuş için tamamen kendi sorumluluğumuzu aldığımız ve kampa inmenin dışarıya
inmekten daha güvenli olacağı konusunda ısrar edince biraz razı olur gibi
oldu ve gönülsüz bi şekilde izin verdi.

Pazar:

Hava rüzgarın hafiflemesi nedeniyle uçuşa elverişli hale gelmişti. Erken
saatlerde C tepesinden daha önce uçmamış olanların intibak uçuşlarını
yapmaya başladık. Öğleyin ara verip yemekten sonra tekrar C tepesine çıkmak
istediğimizde yine kamp müdüründen “yeter canım artık hocalar gelince
uçarsınız” gibi bi bahaneyle tekrar engellendik. Yine ismet ve diğer yerel
arkadaşların çabalarıyla inönü belediye başkanı araya sokuldu ve yine zar
zor izin alındı. O gün pişen termiklerde güzel uçuşlar yaptık. Haftabaşında
başlayacak olan kurs için kursiyerler dökülmeye başlarken, kağan, barış
akkiriş ve kargha döndüler.

Haftasonu Özeti:

THK, (kağıt üzerinde) sivil bir kuruluş olmasına rağmen bugüne kadar
gördüğüm en askeri anlayışla yönetiliyor (emekli askerler tarafından).
Kampta konaklama konusunda yeteri kadar misafirperver olmasına rağmen uçuş
konusunda mümkün olduğu kadar kamp müdürüyle muhattap kalmamaya çalışın.
Varsa Orhan hoca veya (adını yanlış hatırlamıyosam) Tayfun hoca, uçuşlarınız
konusunda yardımcı olabilecek kişiler. Uçmaya gelirken yanınızda
getirebileceğiniz kulübünüz veya derneğiniz tarafından hazırlanmış uçuşla
ilgili her türlü belge işinize yarayabilir. Geçmişteki tecrübelerinden sonra
maalesef haklı olarak kendi bölgelerindeki uçuşları tamamen başıboş bırakmak
istemiyorlar.

Leave a Reply